Türk Hanımlarıyla Birlikte Sahneye (Anı)
Vasfı Rıza Zobu'nun anlatımı ile 12 Temmuz 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa tarafından kabul edilişleri:
Behzat, Bedia Muvahit, Şadi, Darülbedayi sanatçıları adına Paşa'nın oturmakta olduğu İzmir, Göztepe tarafındaki Uşakizade Muammer Bey'in Köşkü'nde huzura kabul edildiler.
Bunlar da Mustafa Kemal Paşa'yı herkes gibi zaferlerinden ve resimlerinden tanıyorlardı. Paşanın fikrî görüşü, anlayışı ve taassubu hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Bu kabul büyük adamla ilk karşılaşmaydı.
Bizim elçilerimizin görevi yalnızca: “Efendim, pazar akşamı temsilimize teşriflerinizi rica ederiz.” demekten ibaret değildi.
Bunlar aynı zamanda Müslüman bir kadının sahneye çıkmasına da izin isteyeceklerdi. Kendilerinin anlattıklarına göre huzura girince üçünü de bir suskunluktur kaplamış, "Bu işi nasıl açar, lafa nereden girer de ne yolda sözü yürütebiliriz.” diye.
Öyle ya, karşımızdaki mütareke yıllarının sadrazamları gibi sıradan bir insan değil. Fatihler, Yavuzlar gibi bir Başbuğ...
Yaptığı büyük işlerle heybetlenen böyle bir insanın karşısında, onu kızdırmadan, onun azarlamasına uğramadan meseleyi açabilmek...
“Efendim... Müsaade buyururlarsa beraberce geldiğimiz Türk hanımlarına da sahnede görev verecek ve temsillerimize iştirak ettireceğiz.” diyebilmek, bizi ne gibi bir cevapla karşı karşıya bırakabilirdi?
İster misin, bu söz üzerine celallensin de “Vay bre zındıklar... Sizi gidi gafiller... Örtülü, namuslu Müslüman kadınlarını âleme teşhir etmeye mi geldiniz?.. Defolun oradan.” deyiversin.
Behzat diyor ki “Şadi, korkuya yakın bir heyecan içinde öyle dalmış da düşünüyordu ki Paşa kendisine hitaben:
‘Kuzeydoğuya doğru seyahatinizi uzatacak mısınız?' der demez göz bebekleri adeta dondu... Yutkunmak istedi, ona da muvaffak olamadı. Ben ne olursa olsun karşılığında ‘Evet, efendim...' dedim.”
Bizim üç temsilcimiz, bu zor durumun verdiği heyecan içinde ispinoz gibi düşünürlerken Gazi: “Türk hanımlarıyla beraber geldiğinize pek memnun oldum. Onları güzel şiveleriyle sahneden dinlemek pek zevkli olacak.” deyince tüm temsilciler de geniş bir nefes almış. Behzat Budak diyor ki:
“Meğer o yalnız Türk hanımlarının İzmir'e beraberimizde geldiklerini değil, sahneye çıkan Türk kadınlarının İstanbul'da başına gelenleri de gayet iyi biliyorlarmış.”
Bedia Muvahhit'in bana anlattığına göre Türk kadınları hakkındaki yukarıda belirttiğim cümlelerin sonu şöyle idi:
“Darülbedayi bu memleketin sanat hayatında çok sevilen ve çok sevimli bir çiçektir. Türk kadınlarının katılımıyla bu çiçek daha da serpilecek, daha sevimli bir hâle gelecektir.”
Temsilciler Heyetimiz de bu güzel sözler ve iltifatlar karşısında ağlamaklı bir hâl ile veda edip büyük bir yürek çarpıntısı içinde otele döndüler.
23 Temmuz 1923 Pazar günü akşamı, Kordonboyu'nda sahnesi bizim tarafımızdan geçici bir şekilde yapılmış olan Palas Sineması salonunda Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'nin huzurunda Darülbedayi ilk temsilini vereceğini ilan etti.
Temsil büyük bir başarıyla sona erdi. Gazi başta olmak üzere, büyük komutanların alkışlarını selamlamak, sanatkarlar için emsali görülmemiş heyecanlı bir zevkti.
Artık davayı kazanmış, Müslüman Türk kadını, imtihanını başarıyla vermiş ve böylece Türk sahnesine “Millî İrade” ile yerleşip sahip olmuştu.
Hanri BENAZUS
Yaşamın İçinden Atatürk Anıları
Yorumunu Yaz