Çanakkale'de Söylenen Nutuk (Anı)
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Çanakkale'ye teftişe gidecek. Veda için ziyaret ettiği zaman Atatürk şöyle diyor:
— Çanakkale'yi ziyaret ettiğin zaman aziz şehitlerimizi de ziyaret edeceksin. Bu vazifeyi yapacağına şüphe yok! Yalnız nasıl nutuk söyleyeceksin! Ben söyleyeyim; burada yatan aziz şehitlerimiz, sizi hürmetle, saygı ile anıyoruz, diyeceksin. Mehmetçik Abidesinin başında, dilinin bütün yeteneğiyle konuşacaksın. Burada rahat ve huzur içinde yatınız, diyeceksin. Siz olmasaydınız, siz göğüslerinizi çelik kalelere siper etmeseydiniz bu boğazlar aşılır, İstanbul işgal edilir, vatan toprakları istilaya uğrardı, diyeceksin.
— Evet, böyle konuşacağım!
— Hayır, hayır!.. Sen çok daha başka konuşacaksın. Dünyanın bütün milletlerine hitap edercesine konuşacaksın. Orada, Çanakkale'de yalnız bizim şehitleri değil, bu toprak üstünde kanlarını döken insanları da o kahraman muharipleri de hürmetle, sevgiyle anacaksın!
— Paşam, ben bunu yapamam, çünkü bu sözler ancak sizin söyleyebileceğiniz yüksek sözlerdir.
— Söyleyeceksin! Çanakkale'den cihana karşı böyle konuşacaksın. Senin böyle konuşman lazım!
Şükrü Kaya, Atatürk'ün yanından ayrılıyor ve gece tekrar buluşuyorlar. Atatürk, Şükrü Kaya'ya uzun bir kâğıt uzatıyor. Bu, Çanakkale'de söyleyeceği nutuktur. Atatürk bizzat hazırlamıştır. Şükrü Kaya, bu nutku alıp Çanakkale'ye gidiyor, orada Mehmetçiğin mezarı başında bu nutku söylüyor. Nutukta, Şükrü Kaya'nın yabancı muhariplere hitaben belirttiği cümleler şunlar:
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanı toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyu-nasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Şükrü Kaya, Atatürk'ün toprağında yendiği milletlere karşı gösterdiği yüksek insanlık hislerinin ifadesini taşıyan cümlelerini, Çanakkale'de söylüyor. Ankara'ya dönüyor.
Meğer, Mehmetçik Abidesinin başında söylenen bu sözleri zapt eden birkaç yabancı gazeteci varmış... Onlar bu sözleri gazetelerine bildiriyorlar, nutuk dünyaya yayılıyor ve aradan hafta geçmiyor, Şükrü Kaya'ya telgraflar yağıyor. Ta Avustralya, Yeni Zelanda'dan günlerce sonra mektuplar geliyor. Gözleri yaşlı analardan, kardeşlerden, siyasi şahsiyetlerden, askerlerden... Şükrü Kaya, bu konuşmasından dolayı tebrik ediliyor.
Oysaki söz, büyük askere aittir ve büyük asker, dün yendiği milletlere karşı düşmanlık hissi beslememekte, en insani, en medeni hislerle, dostluk elini uzatmaktadır. Bunu da Türkiye Cumhuriyeti'nin içişleri bakanına söyletmektedir. Yurtta sulh, cihanda sulh!.. Atatürk'ün bu vecizeyi dünya milletleri arasında düşmanlığın unutulması fikrinden aldığı nasıl belli...
Şükrü KAYA'dan nakleden
Yekta Ragıp ÖNEN
Anılarıyla Atatürk
(Kısaltılarak düzenlenmiştir.)
Yorumunu Yaz